Türkiye yerel seçimlere gidiyor. Kürt siyasetçi Ahmet Türk de Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adaylığı başvurusunda bulundu. Türk, 2014’te Mardin, büyükşehir olduğunda aday olmuş, kazanmıştı. 2016’da yerine kayyım atandı. 2019’da tekrar aday oldu, yine görevden alındı.
Ahmet Türk, T24’ten Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı.
‘YEREL YÖNETİMLER EĞER ENGELLENİRSE…’
Adaylık süreciyle ilgili Sabuncu’nun sorusuna Türk şu yanıtı verdi: “Ben iki kez Mardin Büyükşehir Belediye başkanı oldum, halkın iradesiyle, halkın desteğiyle. İkisinde de halkın iradesine ipotek konuldu. Belediyelere kayyım atandı. Bu haksızlığa, anti demokratik uygulamaya karşı yeniden aday oldum. Bakalım bundan sonra da nasıl bir süreç başlayacak, tekrar o süreci hem yaşamak hem de görmek için tekrar aday oldum. Tabii halktan da talepler vardı aday olmam konusunda. Sonuçta yerel yönetimlerin demokrasi açısından çok önemli olduğu gerçeği var. Eğer yereller demokratik bir şekilde yönetilmezse, yerel yönetimler eğer engellenirse, o ülkede demokrasiden söz etmek mümkün değil.
Şimdi bu hükümetin, bu politikanın yüzünün daha açık bir şekilde ortaya çıkması için bir daha aday oldum. Açıkçası durum bu. İnanıyorum ki halkımız da bu kayyım atamalarına karşı halk iradesine ipotek konulmasına karşı gereken cevabı verecektir. Sonuçta bir demokrasi mücadelesi içindeyiz, bu ülkede demokrasinin kalıcı hale gelmesi için, demokratik bir Türkiye’nin oluşması için uzun yıllardır mücadele ediyoruz. Çünkü bu ülkede demokrasiye, özgürlüklere, barışa ihtiyaç var. Bizim amacımız sadece siyaset yaparken demokratik bir ülkenin oluşması, halkların demokratik değerler etrafında buluşması konusunda bir mücadeledir. Yoksa makam için, mevki için de bu mücadeleyi yapmıyoruz açıkçası. Yani geleceğimiz için, halkın özgürlüğü için, halkın demokrasiye kavuşması için bir mücadeledir. Gücümüz yettiğince bunu sürdürmek gerekiyor. Şu anda da bu mücadeleye hazır olduğumu ifade etmek istiyorum. Bunun için de umarım adayım.”
‘DEĞERLENDİRMESİNİ PARTİ YAPACAK’
Parti mi teklif etti, yoksa kendisi mi aday adayı oldu? Türk bu soruya, “Açıkçası bu konuda talebim oldu. Parti de bunu değerlendirecek tabii ki. Yani şu anda aday adayıyız, onu söyleyelim. Bunun değerlendirmesini elbette ki halk da, parti de yapacaktır” yanıtını verdi.
‘KOBANİ DAVASI BERAATLE SONUÇLANMASI LAZIM’
Kobane Davası’yla ilgili ise Türk şunları dedi: “Kobani davası aslında bir siyasi karardır. Yani burada dava konusu olacak bir durum yok. Yani elbette ki halkımız, bizler Kobani’nin IŞİD tarafından işgaline karşı bir tepki gösterdik. Bunun ötesinde bir şey yok. Bütün dünyanın IŞİD’in bu zulmüne karşı hareket etmesini, bunu görmesini istedik. Burada IŞİD’e karşı halkın bir tepkisi var. O dönemde de ben belediye başkanıydım zaten. Tabii bilindiğimiz için bu davaya da ilave edildik. Sonucunu bilemiyoruz, tabii ki hukuka uygun bir yaklaşım ortaya çıkarsa, Kobani davasının beraatla sonuçlanması lazım ama elbette biliyoruz ki bugün ülkede yargı bağımsız değil. Yargı iktidarın, hükümetin etkisi altında. Yani kararın nasıl çıkacağını artık sizler de tahmin ediyorsunuz diye düşünüyorum.”
‘HER İNSAN BİZİM KARDEŞİMİZDİR’
Dünkü duruşmada partinin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Toprağa verilen 12 asker benim kardeşimdir” cümlesi için Türk şunları söyledi: “Bu ülkede insanların, halkların kucaklaşmasının mücadelesini veriyoruz. Her insan bizim kardeşimizdir, her genç bizim gencimizdir. Elbette ki silahların susması, çatışmaların olmaması, ölümün olmaması konusunda bugüne kadar hep düşüncelerimizi ortaya koyduk. Elbette ki bu ölümlere karşı her zaman üzüntümüzü ifade ettik. Bugün de aynı şekilde üzüntümüzü ifade ediyoruz.”
Sabuncu’nun yazısının diğer bölümü ise şöyle:
Gelelim iktidar kanadından ve MHP’den gelen tepkilere. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM milletvekilleri konuşurken genel kurulda kalmama tavrına. Ahmet Türk sürecin Kürtler ve partisi açısından zor olacağını düşünüyor mu?
“Tabii ki rahat bir süreç değil. Bizler açısından, Türkiye’nin geleceği açısından rahat bir süreç değil. Bu sürecin sona ermesi konusunda aslında herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Çünkü Kürtler ve Türklerin bin yıllık bir geçmişleri var. Eğer kucaklayıcı bir politika olursa, bütün bu ölümler, çatışmalar, gerginlikler veyahut ayrıştırıcı politikalar sona erer diye düşünüyorum. Ben şuna inanıyorum, Türkiye, Kürtleri kucaklayıcı bir politika izleseydi, bugün Ortadoğu’nun ve dünyanın en güçlü ülkelerinden biri haline gelirdi. Ama habire bir korku yaşandı, Kürtleri potansiyel tehlike gören bir anlayış ortaya çıktı. Bunun yanlış olduğunu bir türlü anlatamadık.”
Peki aday gösterilir, kazanır ve üçüncü kez kayyım atanırsa? Şöyle diyor:
“Üçüncü kez böyle bir şey olursa, artık ülkede demokrasiden söz etmek tamamen imkansız hale gelir. Ama her şeye de hazırlıklı olmak lazım yani. Artık nasıl bir siyaset izlenir, nasıl bir gelişmeler olur, onu hep birlikte göreceğiz. Ama tabii ki bu ihtimalleri de aslında göz ardı etmiyoruz.”
Nasıl bir seçim kampanyası yürütecek?
“Elbette ki kayyım atamaları ile halk iradesine ipotek konulduğunu ifade edeceğiz. Ayrıca yerel yönetimlerin güçlü olmasının, Türkiye’nin barışına katkı sunacağına inanıyoruz. Sonuç olarak bu ülkenin demokratikleşmesi, halkların özgürleşmesi konusundaki mücadelemiz için bugün de varız, hep olacağız ve bunun mesajlarını vereceğiz.”
Ahmet Türk’ün söyledikleri böyle. Zor zamanda barışı dile getirmek, bunun için çaba sarf etmek önemli. Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek… (HABER MERKEZİ)