Sanatçı Şenay Fidan, İsrail-Filistin savaşında evlerini kaybeden 10 Filistinli aileye, üç boyutlu modelleme sanatı olarak bilinen diorama tekniğiyle birebir aynısını yapacağı minyatür evleri hediye etmek istiyor.
İstanbul’da yaşayan Şenay Fidan, diorama (üç boyutlu modelleme) sanatıyla 6 yıl önce evinde beslediği hayvanlarına yaptığı minik ev sayesinde tanıştı.
Bu sanata ilgi duyan Fidan, en ince ayrıntısına kadar düşünerek gerçeğine çok yakın şekilde evler yapmaya başladı.
Fidan, geçmişe özlem duyanların gönderdiği fotoğraflar üzerinden bir evde olması gereken her şeyi canlandırarak minyatür evler ortaya koyuyor.
Yuvalarını kaybeden Filistinli aileleri hayallerinde yaşayan evlerine kavuşturmak istiyor
Şenay Fidan, savaş nedeniyle canlarını, çocuklarını ve yuvalarını kaybeden Filistinli ailelere de sanatıyla destek olmak istiyor.
Bunun için kolları sıvayan Fidan, evleriyle ilgili gönderdiği detaylı fotoğraflardan yola çıkarak, birebir orijinal haline göre yapacağı minik evleri, 10 aileye teslim edecek.
Şenay Fidan, AA muhabirine Filistin’de yaşanan insanlık dramının bir sanatçı olarak kendisini çok etkilediğini ve üzdüğünü söyledi.
Bu nedenle Filistinli 10 ailenin evlerini diorama sanatı ile canlandıracağını kaydeden Fidan, “Aileler, en güzel anılarının geçtiği evlerinin fotoğraflarını bana gönderecek, ben de onların evlerini en ince detayına kadar hayata geçirip, kendilerine hediye edeceğim. Yıkılan, yok olan evleri artık yanı başlarında daima onlarla beraber olacak.” diye konuştu.
“Bu zamana kadar 600-700 kadar eser yaptım”
Şenay Fidan, diorama sanatının, gerçek veya kurgu bir olayın, anın veya hikayenin ışık oyunlarının da yardımıyla üç boyutlu olarak modellenmesi olarak tanımlanabileceğini söyledi.
Kendisinin 6 yıl öncesine kadar ev hanımı olduğunu kaydeden Fidan, bu sanata evinde beslediği kediler ile hamster için yaptığı minik evlerin dikkat çekmesiyle başladığını anlattı.
Fidan, kuzeninin önerisi üzerine köy evleri yapmaya başladığını belirterek, bu evleri sosyal medyada paylaştığında çok beğenildiğini dile getirdi.
Bu beğeniden herkesin geçmişe özlem duyduğunu anladığını aktaran Fidan, “Demek ki insanlar, çocukluklarının geçtiği, dede ve ninesini hatırlatan köy evlerine hasretmiş. Ben de çocukken yazları dedem ve ninemin köydeki evine giderdim. Tatillerimi onlarla geçirmeyi severdim.” dedi.
Fidan, bu zamana kadar 600-700 kadar eser yaptığını belirterek, en büyük ilham kaynağının dedesinin Yozgat’taki köy evi olduğunu söyledi.
“Köy evlerini en ince detayına kadar yapıyorum”
Çocukluğunun geçtiği köy evlerini zihninde canlandırdığında, tüm objelerin birer birer gözünün önüne gediğini belirten Fidan, şunları dile getirdi:
“Ocaktaki tencere, yer sofrası, davul fırın, duvardaki saat, avludaki ağaç, traktör, kulübedeki köpek, demir kanatlı kapı, sacın üstündeki gözleme, tavandaki kırmızı kiremitler, her şeyin hafızamda ayrı bir anısı ve değeri var. İnsanlar eserlerimi gördüklerinde, ‘bizim evde de bu vardı’ demekten kendini alamıyor. Bir köy evinde bulunan her şeyi en ince ayrıntısına kadar eserlerime yansıtıyorum.”
Fidan, insanların, eskiden yaşadıkları ama artık var olmayan veya fırsat bulup gidemedikleri evlerinin fotoğraflarını getirerek, “Bunu birebir yapar mısın?” talebinde bulunduklarını belirtti.
Her şeyi orijinal haline göre yaptığını anlatan Fidan, “Ağaç dalları, toprak çimento, kiremit, tuğla, mutfak araç gereçleri, beyaz eşya, mobilya, araba ve traktörüne kadar bana verilen fotoğrafta ne varsa onu birebir diorama sanatına aktarıyorum. Evlerin elektrik ve su sistemlerini dahi yapıyorum.” diye konuştu.
İnsanların, acı tatlı birçok anıya tanıklık eden evlerinin yanı başlarında olmasını istediğini anlatan Fidan, “Köyde gidemedikleri evlerini şehre getirerek, geçmişle aralarındaki bağı koparmak istemiyorlar. ” dedi.
Tüm gelirini sokak hayvanları için kullanıyor
Fidan, sanatını bir terapi olarak gördüğünü ifade ederek, şunları söyledi:
“Eskiden psikoloğa giderdim artık buna gerek kalmadı, bu sanat bana çok iyi geliyor. Geçmişte ne yaşadıysam sanat yoluyla bunu gün yüzüne çıkarıyorum. Aslında bu benim için bir iş değil hobi, çok rahatlıyorum. Dioramayı o kadar seviyorum ki bir ev hanımı olarak yemek ve temizlik yapmak bile istemiyorum, bütün vaktimi bu sanata ayırmak istiyorum. Dışarı çıksam bile bir an önce eve dönüp, sanatıma devam edeyim istiyorum. Çok keyif alıyorum benim için bir antidepresan.”
Hamster ve kedilere olan sevgisinin, diorama sanatının kapılarının kendisine açılmasına vesile olduğunu kaydeden Fidan, bu nedenle sanatından elde ettiği tüm geliri evde beslediği 7 kedi ve sokak hayvanları için kullandığını dile getirdi.
Fidan, en büyük hayalinin sanatçı belgesi alıp, çocuklara diorama sanatını öğretmek olduğunu sözlerine ekledi.